a

Facebook

Twitter

Copyright 2024 Zigana Köyü.
Tüm Hakları Saklıdır. by ZiganaWEB

8:00 - 19:00

Our Opening Hours Mon. - Fri.

975.789.098

Call Us For Free Consultation

Facebook

Twitter

Search
Menu
 

Şiirler

ZİGANA KÖYÜ

Zigana dağları dumandır, kıştır.
Pirzolası meşhur, havası hoştur
Gidene yol verir kalana düştür
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Limni Gölü çam altına gizlenir
Manzarası her taraftan izlenir
Gitmeyince yaylaları özlenir
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Ormanları vardır çamlı çimenli
Suyundan çay olur kan gibi demli
Güzelleri vardır, yanağı benli
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Mevsimleri vardır baharlı yazlı
Çimenleri vardır, bataklı sazlı
Güzelleri vardır hep nazlı nazlı
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Yolları eğmeli virajı çoktur
Dereleri akar barajı yoktur
İçinde sevilen manzara çoktur
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Kış gelince kızaklarda kayardık
Yaz gelince kuzuları yayardık
Yaylalarda çiçekleri toplardık
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.
Özlemişim toprağını taşını
Akıtmışım gözlerimin yaşını
Unutamam baharını kışını
Ne kadar güzeldir Zigana köyü.

Menfire EROĞLU

 

Yaylakızı Zigana

An be an gidesim geliyor..
Gözlerini mıhlayıpta beynime!
Kaçasım geliyor.
Karanlık tünellere katıpta kendimi!
Kaybolasım geliyor.
Heryer leş,insanlar ateş.
Atıpta kendimi,Dünya yı yakasım geliyor!
Fırtanalara zamanı savurup!
Kül olasım geliyor! !
Savaştığım ruhumayenilesimgeliyor!
Her aynaya baktıkça!
Unuttum kendimden bin parça…
Unuttuğum yerlerde,dağılasım geliyor..
Kalbimin hudutlarında,nice savaşlar verdim!
Barut kokan kalbime, yenilesim geliyor..
Anlamsızlıkları yükleyipte bendime!
Ben benden, gidesim geliyor..
Giderken yolların da sevdamın!
Her köşesinde, kanımı akıtasım geliyor!
Dinlerken çocuksu yanımı,
Doğduğuma, isyan edesim geliyor!
Çocuk çığlıklarımı bırakıpta ardımda,
Aya!
Güneşe!
Yıldıza!
Bağırasım geliyor..
İsyana sürdüğüm hayata!
Yeni bir ad koydum!
ADI ZİGANA! Dağlarım! Dumanım!
Açmadan solmuşluğum!
ADI ZİGANA! ! !
Ben Ziganalıyım..
Yaylakızıyım..
Sarmadı bu yıkık kentiniz.
Özünde talan var!
Alın kentlerinizi..
Yalana bürüdüğünüz!
Korkmadan kirlettiğiniz.
Sevdaları tükettğiniz.
Alın kentlerinizi!
Buram buram duruluk,
Buram buram şeffaflık,
Benim Ziganam!
Dağlar’ıma gömüpte beni,
Bu kentten gidesim var..
Bırakıpta ihanetleri kentinize,
Ziganaya kül olasım var…
Hey gidi ZİGANA!
Bilsen ne kentler var! !
İçinde ihanetlerin kokuştuğu..
Ağlardı toprağın!
Yanardı bağrın!
HEY GİDİ ZİGANA HEY!
Sen ki asil!
Sen ki mağrur!
Sen ki tek vatan!
Hey gidi Zigana!
Kana bulandı yüreğim!
Söze inandı kalbim! ..
Mahsülünü insan sandıklarım!
Meğer tek dişli canavar! Meğerseecdatsızçakallarmış! .. Doğduğum toprağın çocuğuyum!
Hem asi!
Hem deli! !
Yaylakızıyım!
Damarlarım da asil kan!
Hamurum toprak!
Yamaçlarımda Aşk!
Gökyüzümde Ayyüzlü var!
Ben bir Anadoluyum!
Bekle ZİGANA.!
Ruhum sana yanmakta!
Bağrım sana akmakta!
Dalga dalga estir asaletini!
HEY GİDİ ZİGANA! ! !
Şair Yaylakızı

KARLAR ALTINDA KALAN DÜŞLER VE GÜLÜŞLER

Rüzgar dan kayıklar götürürdü bizi,
Sonsuz denizler aştırırdı ufuklarda,
Kar taneleri elimize düşmeden erirdi.
Gözyaşları paslanırdı yüreğimizde,
Dünya bizi gülümsetirdi.
Güneş çok yaklaşamazdı anılarımıza,
Yağmur yağamazdı her zaman,
Gece, yıldızların atamazdı göklerden,
Yapraklar saramazdı yüz çizgilerimizi,
Dünya bizi saklardı.
Nefesler bize başkaydı,
Başka köşeler vardı bizim için,
Her beyazlık saf değildi,
Parıltılar gerçek ışık olmadı her zaman,
Dünya bize anlatırdı.
Ellerimize yılları alıp koşardık,
Kaçardık geçmişten,
Yeni günler doğardı ayaklarımızın altından.
Kelimeler başka anlatırdı bizi,
Dünya bizi kayırırdı.
Buz üstünde ateş yakardık,
Güneşi uyandırırdık geceleri,
Gökleri yere sererdik,
Yepyeni hayaller isterdik,
Dünya bizi dinlerdi.
Severdik, sevilmek isterdik,
Hiç kimseyi hor görmez, iyimserdik,
Kollarımızın arasında uyurduk,
Tek kendimize isyan ederdik,
Dünya bize inanırdı.
En büyük yalancıyı bilmezdik,
En sevdiğimiz bizi korur demiştik,
Hep yanımızdaysa bizdendir, meğer
Onla olmaz sonsuzluğu sevmekmiş,
Dünya bizi kandırmış.
Bizi yükseklerden görmüş, kıskanmış,
Sonra beyaz bavullar hazırlamış,
Kimseyi dinlememiş, bizi itmiş diplere,
Rüzgârdan kayıklarımıza taş doldurmuş,
Dünya bize koca bir soğuğu püskürtüp gitmiş.

Sedanur YILDIZ -10 TM-A Trabzon Lisesi- Lise ve Dengi Okul Şiir Yarışması Üçüncüsü-

DAĞLAR BİZİ ÇAĞIRIYOR

Meltemlerle, kardelenlerle arkadaş olup
Yalnız dağlara sırdaş oldular
Açan her çiçek, düşen her kar tanesi
Dorukları çevreleyen her bulut
Çağırdı onları dağlara.
Çıkıp yüce yüce zirvelere
Açtılar kollarını iki yana
Çıktılar bulutların üstüne.
Tepeden tırnağa ıslandılar kimi zaman,
Kimi zaman tepelerinde güneş, aştılar dağları.
Birbiri ardına fırtınalar koptuğunda dağ başlarında,
Anne özlemi, bebek özlemi, yar özlemi
Karanlıkla birleşirken buz gibi gecelerde
Yüreklerindeki sevgi ısıttı onları.
Yaşamak, özgürlük, tutku,
Aldığın nefesin hakkını vermek.
Dağlara sevdalanmak budur dediler;
Güneşli bir Pazar sabahı,
Son kez kucaklaşıp sevdikleriyle
Düştüler Zigana’nın karlı yollarına.
O gün en büyük fırtına koptu Zigana’da…
Şimdi dağlar sessiz, dağlar kimsesiz,
Kardelenlerinse boynu bükük kaldı.
Ilgın’ın yaprakları sararıp düşerken,
Gözyaşlarıyla çaresizlik bir oldu,
Uğurladık onları sonsuzluğa.
Ruhunuz şad olsun,
Sizi unutmayacağız.

Gülnihal KARABACAK -8/A -Bener Cordan İÖO -İlköğretim Şiir Yarışması Birincisi

25 OCAK

Güneşli bir Pazar günü..
Her yer sıcacık, deniz masmavi
Sanki bir bahar kışın ortasında.
Her zaman olduğu gibi
Dağlar yine onları çağırıyor.
Kuşlar şarkılarını yine onlar için söylüyor
Rüzgârlar yine onlara sesleniyor
Karlı tepelerden.
İçleri yaşama sevinci dolu
Annelerinin bir tanesi
Yavrularının anaları, babaları
Dağlara aşık 10 fidan düşüyorlar
Kuşların, rüzgârların, dağların peşine
Aşıyorlar karlı tepeleri.
Çıkıyorlar zirvelere.
Papatya oluyor, yasemin oluyor
Düşen her kar tanesi.
Yüreklerinde demet yapıp
Atıyorlar birbirlerine.
Bir çığ düşüyor o anda.
Öyle bir çığ ki,
Önce Zigana’ya
Sonra yüreklere düşüp
Kor bir alev oluyor sanki
Tanık tanımadık herkese.
Ey Zigana!
Çağırmasaydın yanına ne olurdu
Söylemeseydin güzel şarkını.
Söyle şimdi, haykır içindekileri
Anlat yaşadıklarını, yaşattıklarını.
Neden Ilgın çiçeklerini böyle,
Boynu bükük bıraktın bizlere?
Çiçek bahçelerin neden
Darmadağın oldu?
Eminim ki sende istemezdin
Böyle olmasını.
Ama süre dolunca ne gelir elden.
Güneş tekrar doğsun,
25 Ocak tekrar yaşansın
Diyor titreyen sesler
Bütün yürekler bunu diliyor

Sevalnur KASAP-7/D-Bener Cordan İ.Ö.O-İlköğretim Şiir Yarışması İkincisi

DOĞA SEVGİSİ

Hem merhametli, hem gizemli,
Yaşamamız için çalışıyor belli,
Ağaçlar bile biliyor,
Alınan nefesin önemini.
Dağların bağrının yarar gibi,
Akıyor ırmaklar deli deli,
Beyazlara bürünmüş tepeler,
Öyle saf öyle temiz ki…
İnsanı büyüleyen,
Doğa sevgisiydi,
Ne kadar gitme dese de,
Karlar koynuna aldı sevdiklerini.
Her adımda huzur var,
Yaşamadan bilemezsin ki,
Doğa sevgisiydi bu,
Geri dönemezsin ki.
Erirken karlar sinsi sinsi,
Bilemezsin neler hissettiğini,
Annenin, yavrusunu sarar gibi,
Karlar koynuna aldı sevdiklerini.

Bahadır Kağan KALYONCU-8/D -Osman Altıntaş İ.Ö.O – İlköğretim Şiir Yarışması Üçüncüsü

NE YAPTIN ZİGANA

Geldiler 10 kişi sana,
Kimi sevdalı, kimi akraba,
Başladılar hayretle bakmaya
Ne yaptın be Zigana?
Aynı değiliz ama kalpler bir,
Aldın o güzelim canları bir bir,
Onların mekânı artık cennettir,
Ne yaptın be Zigana?
Ummadık anda saldın kendini,
Ettin en büyük ihanetini,
Hançerledin insanın yüreğini,
Ne yaptın be Zigana?
Boğdun herkesi gözyaşına,
Kapattın yürekleri karla,
Aldın o kadar canı boşuna,
Ne yaptın be Zigana?
Bilsinler ki şikayetçiyim senden,
Ne istedin o güzellerden,
Koptular sebebisin sen,
Ne yaptın be Zigana?

Abdullah Aydın KURT-10/C -Erdoğdu Lisesi – Lise ve Dengi Okul Şiir Yarışması Birincisi-

DAĞLARIN KUCAĞINDA BİR BEYAZ ÖLÜM

Ey dostum duydun mu bu aşkı?
Bu sefer başka bambaşka doğa aşkı
Ölüm getirir belki ama bitmez sevdalanışı
Nefes keser belki ama sevda olur son tırmanışı.
Örtülmüş diyorlar beyaz örtü yüreklere
Ölüm getirmiş bu sefer beyaz kefenle
Yinede vazgeçmemiş yürek bu sevgiden
Salmış kendini dağ, bayır, beyaz içine.
Görmez misin bu şöhreti, bu şanı?
Aldığı can geçmiş belki bin hanı
Doldurmuş yüreklere bazen neşeyi, bazen hüsranı
Yinede vazgeçilmez bu doğa aşkı, bu şanı
Duydum ki Zigana beyazı acı örtmüş
Canlar almış, yürekler yakmış, ocak söndürmüş
Azrail siyah değil, meğer beyazmış
Gönüllere bu sefer ak değil kara yazmış
Çıktı yürekleri aşkla yanan doğaseverler
Tırmanmış meğer beyazlara ölüm için
Ne bilsin neşeleri olacak hüsran
Yinede biter mi tabiat aşkı ölüm bile olsa her an
Anılacak belki bu felaket bu hüsran
Akla geldi mi yakacak yürekleri
Yinede olunmaz ki beyaza düşman
Siyah değil ki “ak” tı bu sefer Azrail
Nerden bileceklerdi aşinaydı doğaya onlar
Ölüm bile beyazla geldi sevdalı yüreklerine
Kara toprak değil, beyazla örtüldü üstleri
Bu da doğanın ödülüydü belki cansız bedenlerine.
Olunmaz ki doğaya neler yaşansa da düşman
Yanacak yürekler, saracak belki siyah örtüler
Üstümüze örtüp geçecek belki acısını
Yinede unutulmaz feryadın verdiği acı
Doğa için çırpındı bu yürekler, uçtu kafesten
Heyecan arandı, dost arandı, sevgili arandı
Beyaz kefen değil dostum, gelinlik oldu sardı
Dur de yüregine acıydı, hüsrandı ama o da beyazdı
Yüreğindeki sevgi olsun beyaz örtü olan ‘kar’ına
Canı bile aklıkla aldı belki bedenden
Gelinlik oldu, kefen diye giyilen
Hayranlıkla, sevgiyleydi bu tırmanış tamamen
Kızma dostum doğa vermiş tüm güzelliğini aşkla
Acısı da var imiş ama neşesi başka
Neresine bakarsan bak, gelirsin beyazıyla aşka
Zigana böyledir dostum aşkı her şeyden başka
İsyan etme sakın görüyorsun her şeyi beyazla
Ölümü bile veriyor belki ama o da beyazla
Durma sakın yine çık dağlara,koş tabiata
Doldur boşalmış yürekleri bu aşkla bu ihtişamla
Verilmiş sana en büyük armağan yine doğayla.

Raif AYDEMİR-11 SOS/A -TRABZON LİSESİ -Lise ve Dengi Okul Şiir Yarışması İkincisi

Zigana

Zigana dağına tırmanırken, çığ altında şehit oldu, Ali İsa oğlu
Orada onunla beraber, dağa tırmanıyordu, Özlem Timurcu oğlu
Ölümde, onları yalnız bırakmak istemiyordu, Hüseyin Karaosmanoğlu
Yüksekten düşenler şehittir diyor peygamberimiz, onlar şehitoğlu

Zigana geçidi çok sarp ve dik kaya, işte orada bulunuyordu Dursun İnan
Bu dağ çok tehlikeli ve hiç geçit vermez, gerçektende sen gel, buna inan
Zigana dağına çıkarak, kendisini ispatlamak istiyordu, Dr. Davut Akdeniz
Bu kış mevsiminde, çok güzel ve gezilmeye değerdir, bölgemiz Akdeniz

Zigana dağı geçit vermedi, Gül Piyaleye ve onun arkadaşı, Burçak Sevime
Bu dağa tırmanırken, hayatlarını kaybedenler için okuyalım dua ve Sevime
İçimde bir uhde kaldı, bende bu dağa tırmanırım hep diyordu, Erhan Terzi
Hepimiz bir gün, mutlaka çeşitli şekillerde öleceğiz, Kefenleri dikmez Terzi

Gümüşhane ye giderken, Zigana geçidinden geçerdim, Geçemedi Yasemin Aktaş
Zigana dağında, çığ altında, hayatlarını kaybedenlerin, başlarına koyalım, birer Ak taş
Trabzon’un simgesidir Zigana dağı, Orada hayatını kaybetti, Hüsniye Sarı bıyık
Orada, niceleri hayatlarını kaybettiler, İşte bunlardan biride, Hüsniye Sarı bıyık


GÜMÜŞHANE GEZİSİ

Nereden başlasam bilmem ki söze
Seni tarif etmek zor Gümüşhane’m
Her şeyi anlatsam gelirsin göze
Elini tahtaya vur Gümüşhane’m

Gönül rehberimi yanıma aldım
Hangi yönden girsem şaşırdım kaldım
Zigana’dan doğru yollara daldım
Böylece başladı tur Gümüşhane’m

Kadırga yaylası ilk uğrak yeri
Burda şenlik olur yıllardan beri
Bak yine toplanmış kadını eri
Kemençeye gayde ver Gümüşhane’m

Kadırga’dan indin Kürtün yoluna
Barajda soyundum balık rolüne
Ardından uğradım Limni gölüne
Orası ne güzel yer Gümüşhane’m

Torul da eğlendim pestil tatmaya
Artık başlamıştı güneş batmaya
Dibekli’ye gittim gece yatmaya
Biraz dinleneyim dur Gümüşhane’m

Sabah ezanıyla yataktan çıktım
Godil kalesine bir selam çaktım
Kirazın,vişnenin tadına baktım
Yedikçe yiyesim var Gümüşhane’m

Kendimi Şiran’ın yoluna vurdum
Yol boyu yem yeşil ormanlar gördüm
Tomara’ya vardım secdeye durdum
Şelalenin suyu sır Gümüşhane’m

Şiran’dan ayrılıp Kelkit’e geçtim
Engin ovalarda ekinler biçtim
Buz gibi sulardan bir güzel içtim
Aldığım hazları gör Gümüşhane’m

Köse’ye varınca saatler durdu
Bin bir güzellikler kalbimi vurdu
İnsanlar önüme bir sofra kurdu
Bal,kaymak birazda lor Gümüşhane’m

Şehir merkezine yolum yönlendi
Harşit’in sesinde ruhum dinlendi
Sana yaklaştıkça içim şenlendi
Saati vuslata kur Gümüşhane’m

Beni karşıladı ilk önce Sorda
Elma bağlarına uğradım orda
Gezilecek nice yerlerin var da
Ne yazık ki vakit dar Gümüşhane’m

Nihayet sonunda kavuştum sana
Kuşakkaya selam durdu bak bana
Haydi sarılalım gel kana kana
Sevdada olur mu ar Gümüşhane’m

Karaca mağrası gözümün nuru
Orayı görünce bitirdim turu
Aklında kaldıysa başka bir soru
Çekinme onu da sor Gümüşhane’m

Aydurmuş’um der ki: seni yazarım
Gurbet ellerinde inan bizarım
Senin toprağında olsun mezarım
Sevdalıyım sana yar Gümüşhane’m

Mutlu AYDURMUŞ

Gümüş Şehir Gümüşhane

Gümüşhane eskiden eskimeyen bir belde
Özelliği bulunmaz, sanmam başka güzelde.

Vadilerin bağrına sığınmış mağdur şehir
Sabrın sevgi kalesi; her zaman mağrur şehir.

Sıra sıra dağlara, taht kurmuş hoş yaylalar
Güzelliğe susamış kıraç hisleri sular.

Görenleri mest eder Tomara şelalesi
Gümüşhanevi iman, inancın meşalesi.

Torul çayı dağların götürür elemini
Kelkit çayı hasretin eskitir matemini.

Zigana’ da manzara, kebap, çok enfes iklim
Özlemini dindirir uğrayanlar her mevsim.

Tersun dağında çamlar sevgi kalemi gibi
Kösedağı’ nda yollar, ayrılık yemi gibi.

Kostandağın bitmez kışın çığı, tipisi
Kadırganın sislidir göğe ermiş tepesi.

Kelkit’ in ve Şiran’ın emsalsiz fasulyesi
Adı şeker, şekerden de tatlıdır yemesi.

Kuşburnu ile kekik her tarafta kök tutar
Dut pestili, yiyenin canına canlar katar.

Cefakar, çok çilekeş; gurbetçi insanları
İçlerine gömerler, bitmeyen isyanları.

Her tarafta harabe, virana çökmüş evler
Kimsiz kimsesiz kalmış, boynunu bükmüş evler

Bekler, hep bekler gibi, gidenleri bıkmadan
Direnir iklimlere tabiattan korkmadan.

Gümüşhane vatanın mahrum, mahzun beldesi
Binlerce seveni var, sanmayın yok kimsesi.

Abdulkadir Karaman

KURBANIM ZİGANA’SINA

Dalına daldasına,
Pestiline kömesine,
Zirvesine yaylasına,
Kurbanım Zigana’sına,
Hameftesine florasına,
Kurutulmuş elmasına,
Canca’sına Karaca’sına,
Kurbanım Zigana’sına,
Buzağına oğlağına,
Mereğine şeleğine,
Dört cepheli evlerine,
Kurbanım Zigana’sına
Pekmezine tatlı diline,
Kov kalesine Kuşakkaya’sına
Yoğurduna mayasına,
Kurbanım Kadırga’sına,
İline İlçesine, Torul’una Kelkit’ine
Şiranına, Köse’sine, Kürtün’üne
Büyüğüne küçüğüne
Kurbanım Gümüşhane’sine Gümüşhanelisine

Savaş AYDIN